İstanbul TAK-VA'nın Bu Haftaki Konuğu İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şefik MEMİŞ olmuştur. 27 Ocak 2025, 10:14

İstanbul Şube olarak 26.01.2025 Pazar günü saat:10.00’da Sarıyer Maslak’ta bulunan Orman Bölge Müdürlüğü sosyal tesislerinde; “Sevda-yı Vatan Tarlada Başlar. (Osmanlı’da Tarımsal Girişimcilik Gayretleri)” başlığı altında sohbetimiz gerçekleştirilmiştir.
“TARIM, BÜTÜN SEKTÖRLERİN ANASIDIR,YA DA SINAİ KALKINMA ZİRAATTAN BAŞLAR.
Tarımsal üretkenlik, Yeni Çağ’ın Tarım Devrimi kabul edilir. Tarımdaki üretkenliğe verilen ehemmiyetin esas sebebi, “tarımsal devrimin sanayi devrimini mümkün kılacak koşulları hazırlamış” olmasıdır.
Sanayi Devrimi’ni anlamak ancak 17. yüzyıldan itibaren başlayan İngiliz Tarım Devrimi süreci ile mümkündür. İngiltere, Tarım Devrimi’ni gerçekleştirip üretkenliğini yükseltmesi sayesinde “1740’lardan sonra nüfusun büyümesi ve tarımsal ürünlerin göreli fiyatlarındaki artışın [etkisiyle] sınaî ürünler için müsait bir iç-pazar oluşturup iktisadi gelişimi teşvik” etmişti.
1867 Paris Dünya Fuarı; Sultan Abdülaziz, Dünya Fuarı'nın açılışı için Paris'e gitti. Yanında veliaht Murad Efendi ile aralarında Abdülhamid’in de yer aldığı şehzadeleri de götürdü.
- ABDÜLHAMİD DÖNEMİ TARIM DEVRİMİ GİRİŞİMİ, YA DA “YENİ USUL” ZİRAAT’IN 3 ESASI
1- Yeni Usul Ziraat Kültürünün oluşturulması:
A- ilk gazete: Vasıta-i Servet
Türkiye’nin ilk tarım gazetesi [Vahid, İbrahim ve Mehmet] “Vasıta-i Servet”, 1 Mayıs 1880’de yayınlanınca tarımda girişimci yetiştirme gayretleri somut bir mecraya kavuştu.
“Ülkenin saadeti” eğitimden önce tarımla sağlanır.
Ziraat ve hayvancılık hakkında bilgi ve deneyim sahibi insanlar var ama bunu ülkenin her köşesine ulaştıracak ziraat gazetesi yoktu.
Vasıta-i Servet’in en büyük hedefi, Osmanlı ülkesinin çeşitli bölgelerinden gerekli bilgileri toplayarak, kendilerinden sonra geleceklere ecdattan ve gayret sahiplerinden kıymetli bir yadigar bırakmaktı.
B- İkinci ziraî gazete: [Temmuz 1881] “Ziraat Gazetesi”
“Ticaret ve Ziraat Nezareti Dairesi” destekliydi.
“Ziraat hangi mülkte ilerler ise orada mamuriyet hasıl olur.”
“Ziraatsız sanayi ve ticaret dahi olamaz.”
Tarımın gelişmemesinin sebebi “yolların” eksikliği değil, ziraatın bilinmemesi yani tarımsal girişimciliğinin yaygınlaştırılmamasıydı. Üretim artışı kendi yolunu inşa eder.
Ziraat Gazetesi’nin tarımsal üretim hedefi:
«[İngiltere 14 milyon hektar ekili araziden 250 milyon lira hasılat alıyorken] Memâlik-i Şâhâne [Osmanlı İmparatorluğu], İngiltere’den üç kat büyük olduğu halde bizde yalnız takriben ancak 10 milyon hektar mahal ekilip 50 milyon lira hasılat alınır. Eğer mülkümüzde ziraat ilerlemiş olsa işbu 10 milyon hektardan 180 milyon lira hasılat alınır ki öşrünün [verginin] 18 milyon liraya ulaşması tabiidir. Dolayısıyla şu makaleyi mütalaa buyuranların hemen ziraatın ilerlemesini sağlayacak tedbirlere müracaat edecekleri ve erbab-ı ziraatı teşvik buyuracakları umulur.»
C- Ziraat ve Sınaat Tercüme-i Fünun Dergisi
- Abdülhamid ziraat ekosistemi oluşturma çabası
Padişah 1885 yılında Ziraat Nezareti bünyesinde ziraat ve sanayi alanında kitapların ve risalelerin Türkçeye çevirisini gerçekleştirecek iki “tercüme odası” kurdurdu.
Bu odalarda her biri 1000’er kuruş aylık alan 30’ar memur çalışacaktı. Memurlar ise Mekteb-i Mülkiye’den mezun olanlar arasından seçilecekti.
Bu iki odanın tek görevi vardı: Ziraat ve sanayi kitaplarını ve diğer yayınları sade bir dil ile Türkçeye kazandırmaktı. Böylece ilk kez bir alanda doğrudan çiftçiye ve üreticiye yönelik rehberler oluşturuluyordu.
Ziraat ve Sınaat Tercüme-i Fünun Odaları dergisi, 16 Şubat 1885 tarihinde ilk sayısını yayınladı. Logosunun altındaki ibare: “eseri asr-ı celil-i Abdülhamid Hân-ı Sâni”
2- Ziraat eğitimin kurumsallaşması:
A- Ziraat mekteplerinin açılması
İlk ziraat mektebi, Ayamama Çiftliği’nde 1848’de açıldı. 2 yıl geçtikten sonra kapatıldı. Dolayısıyla ziraî eğitim, 1891’de Halkalı Ziraat Mektebi’nin açılmasıyla başlamış oldu.
Yine Sultan II. Abdülhamid döneminde 1881’de Edirne Hamidiye Ziraat Mektebi ve Numune Çiftliği, 1887-1888 yıllarında kurulan Selanik Ziraat Mektebi, 1891’de Bursa’da Hüdavendigâr Hamidiye Ziraat Ameliyat Mektebi, 1908’de Ankara Ziraat Mektebi açıldı.
Ayrıca Adana, Hama, Sivas, Diyarbakır ve Kastamonu’da da ziraat mektepleri açılarak orta ve lise seviyesinde ziraat eğitimi verildi. Cumhuriyet dönemi, ziraat eğitim hamlesi de bu birikimin üzerine bina edildi.
B- Yurt dışına öğrenci gönderilmesi…
Gerek ziraat mekteplerinde, gerek Ziraat Nezareti ve diğer yapılarda görev alacak kişileri yetiştirmek amacıyla Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkelerine öğrenci gönderilmesi esas kabul edildi.
Yurt dışına gönderilen öğrenciler asla kendi hallerine bırakılmıyor, üniversite ya da okul müdürlükleri vasıtasıyla başarı durumları da dikkatle takip ediliyordu.
1881 yılında “ziraat ilmini tahsil için Avrupa üniversitelerine gönderilen öğrencilerin sene nihayeti imtihanlarında aldıkları notlar, mektep müdürleri tarafından gönderilen yazılı bilgiler” dönem ziraat gazetelerinde yayınlanıyordu.[Ziraat Gazetesi].
3- Sergiler açılması
Sergiler ziraatın ilerletici vasıtaları... Sultan II. Abdülhamid, fuarcılığı devlet politikası haline getirdi. Tüm vilayet merkezlerinde fuar rüzgârı estirdi.
Bu amaçla 1903’te Trabzon’da, Halep’te, 1905’te Edirne’de; 1906’da Bursa’da açılan sergilerin “mamulât ve mahsulât sergileri” olarak anıldı.
1903’te Sivas ve Diyarbakır’da düzenlenen sergilere ise doğrudan sanayi ve ziraat sergileri denildi. 1903’de İzmir Torbalı’da açılan sergi ise tamamıyla ziraat üzerine olacaktı.
Bu fuarlar gösteriyordu ki, Osmanlı yönetimi sergilerin ziraatı geliştirici, çiftçilere kadar ulaşacak kalıcı bir üretkenlik rüzgârı estireceğine inanıyorlardı.
- Abdülhamid’in ziraat ve sanayiyi birlikte kalkındırma hamlesi, daimî bir sergi binası inşa etme projesiyle pekişti. Dersaadet Ziraat ve Sanayi Sergisi adı verilebilecek bu proje için Çağlayan’da Darülaceze’nin yanında geniş bir alan ayrıldı.
Sergi mimarı olarak anılan İtalyan D’Aranco, Türkiye’ye davet edilerek, kendisine kalıcı mekân çizimleri ve modelleri yaptırıldı.
ONUN DÖNEMİNDE YETİŞENLERİN ZİRAî ÇABALARI, II. MEŞRUTİYET DEVRİNDE TARIMDA GİRİŞİMCİLİK
1- 1914 tarihli bir hikaye: “O zengin ve mesut oldu”
Biri çifti değeri asker olmak isteyen Halim ile Macit’in hikayesi… Edhem Nejad, tarımı gençler arasında özendirmek için kaleme almıştı.
“Ben çalışmayınca sizi sonra fakir bırakırdım; seni iyice okutamaz, hükümete de çok vergi veremezdim.”
“Macit, benim için en büyük zevk, dövene binerek sarı sapların, iri başakların arasında beygirleri haydamak…”
“Döven, ekinler üzerinde kaparken ‘Feyz…’ diye bir seda çıkarır, bu seda işçilerin türkülerine iştirak eden bir keman sedasıdır.”
“Zavallı arkadaşı ben memur olmak, paşa olmak hülyasına düştüğümden onun gibi saf hayatı, saadeti, serveti bulamamıştım. O vicdanı, muhiti karşısında hür yaşarken ben başkalarının fikirleri, sözleri, emelleri altında ezilmekten kurtulamıyordum.”
2- 1913’te yükselen feveran:
“Bizde Teşvikat-ı Ziraiye Şubesi Var Mı?”
Toprak mecmuasına göre Tarımı teşvik etmekle görevli birimler yaya kaldı. Toprakzade’ye göre yapılması gereken 8 şart:
“(1) konferanslar, sohbetler; (2) daimî ve geçici mektepler; (3) gazeteler, kitaplar, risaleler; (4) numune tarlaları ve çiftlikler; (5) demonstrasyon trenleri, sergiler, alet depoları; (6) müsabakalar; (7) aygır depoları; (8) yazılı malumat verilmesi.”
“Tarımı Teşvik Şubesi’nin yazdığı risaleler birer fen kitabı gibi muğlak ve karışıktır; ilkokul tahsili gören çiftçinin anlayacağı gibi kitaplar çıkarırsa tarımı teşvik işi görmüş olur; yoksa o zavallı kitaplara sarf olunan para tamamen boşunadır!”
3- “Çocuklarımızı çiftçilik masallarıyla yetiştirmeliyiz” [28 Eylül 1913 Felahat]
Halil Hoca’nın Çiftçiliği kitabı:
“Hürmetlû köylü okuyucularımızın çiftçiliğin bütün bahislerini öğrenmelerine yardım edecek bir kitap”tı… Kitap bir meraklı tarafından değil, işin ehli Abdülhakim Hâris tarafından Selanik ve Drama köy mekteplerindeki çocuklara okutulmak üzere yazılmıştı.
“Geniş ve kolaylıkla mahsul veren bir memlekette oturduğumuz halde aç, çıplak kalmamak, ve başka memleket insanlarının yaşamları veçhile ömrümüzden faydalar görmek istersek, her şeyden evvel çiftçilik nasihatleri, çiftçilik masalları ile çocuklarımızı, bütün varlıkları çiftçi olarak yetiştirmeliyiz.”
4- Halil Hoca’dan sonra Halil Dayı
Halil Hoca’nın Çiftçiliği ile başlanan seri, çiftçilik hikayeleriyle sürer. Bu kez de hikayenin adı, “Çiftçi Halil Dayı” idi. “Çiftçi Halil Dayı” hikayesi 13 yaşındaki bir çocuğun gözünden veriliyordu:
“Bizim Halil Dayı’nın büyükbabası, babası hep çiftçi imişler, kendisi de askerliği çıkıncaya kadar köyde çift, çubuk ile uğraşmış; fakat asıl çiftçiliğe başlaması ondan sonradır:
Halil Dayı 93’te [1877-78] Moskof Seferi’ne gitmiş. Orada din ve millet uğrunda çarpışmış, birkaç yerinden yaralanmış, büyük yararlıklar göstermiş ve nihayet göğsünde bir iftihar nişanı ile gazi olarak köyüne dönmüş idi. […]
Halil Dayı’nın bugün sürüler ile davarları, güzel ve temiz ekilmiş birçok tarlaları velhasıl dikkat ile bakılmış bir çiftliği vardır. Zaten Halil Dayı, bu son defa aldığı ziraat madalyası ile mükemmel çiftçi olduğunu herkese tanıttı.”
5- Mesut Köy Projesi
1913’te Yeni Fikir dergisinde öbeklenen idealist ziraatçılar dile getirdi. Hayalleri, mesut bir köy tesis etmekti. Onlara göre mesut bir köy, sakinlerinin toprakla bilinçli bir şekilde meşgul olmalarıyla mümkündü.
“Köylülerimiz ziraat kitapları okumalı, dünkü çobanlarımız bizi okuya okuya ezdi”
Köylüler Derneği’nin büyük sofrasında mektep muallimi ara sıra köylüleri toplayarak kütüphanedeki kitaplardan onlara okumalı yahut zemin ve zamana göre hitabeler vermelidir.
Köy imam ve muallim efendilerinin köylüler üzerinde tesirleri pek büyüktür. Köylüler muallimlerin söylediklerini hemen tamamen kabul ederler. Muallim nerede köylülerin bu hallerinden istifade ederek onlara ne kadar yenilik var ise hepsini kabul ettirmelidir. Köylerimizdeki imamlar ve mektep muallimlerimiz iyi çalışacak olurlar ise büyük işler görebilirler.
6- Belkıs İclal:
“Çiftçilik okumuş köy hanımı, köylerin adamsız kalmaması sağlar”
“Fakat Amerikalılar, Belçikalılar, Fransızlar, Almanlar ve Macarlar kızlarını öyle bir surette terbiye ediyorlar ki… […] Köylü hanımlar ise daha başka bir surette yani zevçleri olacak çiftçilere her suretle yardım edecek bir surette okutulup terbiye ediliyorlar.”
“Mektepte çiftçilik okumuş bir köy hanımı çocuklarına iyi fikirler vereceğinden onlara köyleri, tarlaları ve köylülüğü sevdireceğinden büyüttükleri zaman hepsi köy hayatını hepsine tercih ederek çiftçilik yaparlar. Validelerin çocuklarını böylece terbiye etmesi köylerin adamsız kalmamasının önünü almaktadır.”
7- “Tarım kitapları yazımı için müsabaka açılmalı” önerisi
Osmanlı Ziraat ve Ticaret Gazetesi [10 Şubat 1910]… Gazete pratik tarım kitapları soranlara, “Maalesef hiç yok” demekten usandığını dile getirirken, bir çözüm önerisi getiriyor.
Buna göre tarım kitapları yazım müsabakası açılarak, dereceye girenlerin parayla ödüllendirilmesi ve kitaplarının basılmasını teşvik eden bütçe tahsis edilmesiydi.
8- Tarımda gerçek anlamda bir zihniyet ve verimlilik devrimi:Okuma yazma bilmeyen köylü ve çiftçilere dergiyi okutma yöntemi…
Çiftçiler Derneği Mecmuası’ndan…
Antalya Milletvekili Hamdullah Emin Paşa önderliğinde çıkan Çiftçiler Derneği Mecmuası…
Dahiliye Nezaretinin mevcut teşkilatını kullanarak, tüm vilayet ve liva yönetimlerine, onlar vasıtasıyla nahiye müdürlerine ve onlar vasıtasıyla da köy imam ve hocalarına ulaştı.
Böylece Bakanlığın, bu memurları, resmen köylüye dernek mecmuasındaki haberleri okuyup anlatmakla vazifelendirildi ki bu ilk kez yapılan bir işti ve büyük bir başarıydı.
Son söz:
Sultan II. Abdülhamid döneminde başlayan müteşebbis çiftçi yetiştirme gayreti, gerekli ekosistemi oluşturdu. Bir yandan oluşturulan yeni tarım literatürü, diğer yandan açılan ziraat mektepleriyle eğitilen insan gücü, öbür taraftan ise sergilerle bir ziraat rüzgârı estirildi.
Ne yazık ki 1908 darbesi, Türkiye’nin birikimlerinin çarçabuk tüketilmesine yol açtı. Yine de onun döneminde ortaya çıkan tarımsal birikim, ciddi bir girişimcilik nüvesinin oluşup baki kalmasını sağladı.
Ancak Meşrutiyet döneminin tarımsal girişimcilik ruhu biraz romantik ve ülküseldi, Sultan II. Abdülhamid’in gerçekliğinden yoksundu.
Ortaya koydukları bakış açısı, oldukça yüreklendiriciydi ama meyveleri hiçbir zaman devşirilemedi.”
Program sonunda İstanbul Ticaret Borsası katkılarıyla çıkarılan Sayın Doç. Dr. Şefik MEMİŞ Bey’in; “Sevda-yı Vatan Tarlada Başlar. (Osmanlı’da Tarımsal Girişimcilik Gayretleri)” kitabı; üyemiz Ünal AKGÜL Beyin desteğiyle, değerli katılımcılara hediye edilmiştir.
DIĞER HABERLER
-
Prof. Dr. Fikret AKINERDEM Kaleminden; Tarım Fuarlarının Doğruları ve Yanlışları
17 Nisan 2025, 14:52 -
Vakfımızın Bu Haftaki Konuğu TOB Danışmanı Sayın Dr. Ali Recep NAZLI Oldu.
14 Nisan 2025, 14:45 -
Vakfımız (TAK-VA) Ramazan’ı Şerif Münasebetiyle 06 Mart 2025 Günü Düzenlediği İftar Programı’nda Bursiyer Öğrencileri ile Buluştu.
10 Mart 2025, 15:01 -
Vakfımızın Bu Haftaki Konuğu Araştırmacı Yazar Sayın Fehmi ÇALMUK
25 Şubat 2025, 17:27 -
Vakfımızın 15.02.2025 tarihindeki Sohbet Konuğu Araştırmacı Yazar Sayın Süleyman ARSLANTAŞ Oldu.
18 Şubat 2025, 12:03 -
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI OLARAK TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI BAKAN YARDIMCISI ABDÜLKADİR POLAT'I ZİYARET ETTİK
12 Şubat 2025, 17:20 -
Vakfımızın 08 Şubat 2025 tarihinde yapılan toplantıdaki Konuğu Araştırmacı Yazar Dr. Şakir DİCLEHAN Oldu
10 Şubat 2025, 16:59 -
Vakfımızın 1 Şubat 2025 tarihinde yapılan toplantıda, emekli Yargıtay Daire Başkanı Sayın Mustafa Lütfi TOMBALOĞLU Konuğu Olmuştur
04 Şubat 2025, 10:41 -
Vakfımız Bu Haftaki Konuğu "Çiftlikten Çatala Beyaz Et Üretimi" Konusu ile BESD-BİR Genel Sekreteri Prof. Dr. Ahmet ERGÜN Oldu
27 Ocak 2025, 10:23 -
İstanbul TAK-VA'nın Bu Haftaki Konuğu İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şefik MEMİŞ olmuştur.
27 Ocak 2025, 10:14